Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Beşiktaş-Fenerbahçe derbisi böyle yorumlandı
04 Mart 2013 Pazartesi 09:34

Beşiktaş-Fenerbahçe derbisi böyle yorumlandı

Yazarlar, her saniyesi heyecan içinde geçen derbi için şu yorumlarda bulundu:

Mustafa Anıklı: İnönü yıkıldı (Milliyet)

Fenerbahçe’nin şampiyonluğu bıraktığı, Beşiktaş’ın ise umutlarını biraz daha ileriye taşıdığı bir maçtı. Uzatma dakikalarındaki golün sevinci, BJK İnönü Stadı’nı yıktı geçirdi. Maçta öylesine git geller yaşandı ki, iki takım için de, kazanmak ile kaybetmek arasındaki ince çizgi, soğan zarı kıvamındaydı. Maçın hakkı beraberlik denebilirdi ama o da Galatasaray’ın kazanması olacaktı. İkinci yarının başlangıcıyla yine bir o yana, bir bu yana savrulan oyunda Samet Aybaba’ya da oyuncu değişimlerinden dolayı hakkını vermek gerek.

Mete Kalkavan için, mutlaka “Golü verdi, vermedi” tartışması olacak, genç hakem sorgulanacak. Ancak Kalkavan’ın o pozisyonda yardımcısından kuvvet bulduğunu ve ilk kez bir derbide yer aldığını da unutmamak gerek


Atilla Gökçe: Son derbide ilk zafer (Milliyet)

Maçın hocalarına da futbolcularına da haksızlık etmeyelim...         Beşiktaş da Fenerbahçe de beraberlik için değil, kazanmak için oynadılar... Denk başlayan maçın skor tabelasını bozmak için elerinden geleni yaptılar. İki takım da öne geçip yakalanmanın sıkıntısını yaşadı. İki takım da geride kalıp denkliği sağlamanın peşine düştü ve başardı.
İnönü’deki (belki de) son derbi, konuk takımın meydan okumasıyla başladı. Aykut Kocaman’ın ekibi, etkinlik alanı olarak sağ kanadı seçmişti. O kanatta sergilenen gösterinin adı “Gökhan versus Gökhan” oldu. Fenerbahçe’nin hücumcu beki, Dirk Kuyt’la öylesine güzel bir işbirliği gerçekleştirdi ki, Beşiktaş’ın sol kanadındaki savunmacı Gökhan da, onun önündeki Olcay da hemen her ikili mücadelede yenik düştüler, rakiplerini seyrettiler.
Fenerbahçe, hem Emre ve Cristian’ın desteğiyle merkezden yükleniyor, hem sağdan çullanıyor, hem de Musa Sow ve Pierre Webo ile sık sık yer değiştirerek, iki stoper Sivok ve Ersan’ı tedirgin ederek oyun üstünlüğünü elinde tutmaya başladı. Musa Sow’la Emre’nin korneri sonrası kazandıkları gol, Beşiktaş’ın savunma organizasyonunda bitmeyen sıkıntısını gösteren çok önemli bir örnekti.
O gol, Beşiktaş için bir “çalar saat” etkisiyle takımı uyandırdı. Daha istekle, daha coşkuyla, daha inatla oynamaya başladılar. Maestro Fernandes de maçın en önemli teknisyeniydi... Duran topoları ustalıkla kullandı. Topu ayağında tutabilen, faul kazandıran, koşan arkadaşlarına aynı zamanda akıl da katan lider olarak öne çıktı. Portekizli’nin kullandığı ceza vuruşunda Kuyt’la Sivok arasında paylaşılamayan top Beşiktaş’a golü getirdi. Holosko’nun Niang’ın attığı golde kafayla yaptığı asisti alkışlamak gerek! Beşiktaş, oyunu kontrol altına almaya ve savunma organizasyonunu pekiştirerek avantajını sürdürmeye niyetlenirken, iki dakika sonra yine Sow’a takıldı... Samet Hoca, takımına coşku verirken, dayanışma duygusunu zirveye çıkarıp tempoyla rakiplerine yüklenirken, savunma disiplini konusunda neden bu kadar çaresiz kalıyor, anlamakta zor.
Maçın 2-2’ye kilitlendiğini umanlar ve kabul edenler, uzatmalarda unutulmaz bir golle günün büyük gösterisine tanık oldular. Niang’ın Olcay Şahan’a verdiği pas (ya da yaptığı muhteşem asist) güne de tarihe de damgasını vurdu. Son derbide ilk derbi zaferi... Tebrikler Samet Hoca!


Uğur Meleke: Büyük Niang (Milliyet)

Belki İnönü’deki son derbi gösterişli değildi, ama sahadaki 28 adamın gönlü Dolmabahçe’ye cılız vedaya elvermedi

Eski İnönü’ye aslında daha gösterişli bir veda derbisi yakışırdı: Derbi tarihinin yıldızlarının davetli olduğu, Dolmabahçe’deki yarım yüzyılın bir film şeridi gibi temsilinin sahnelendiği bir veda... Belki İnönü’deki son derbi bu manada gösterişli değildi, ama sahadaki 28 adamın gönlü Dolmabahçe’ye cılız bir vedaya elvermedi. Yorgun çimlerin üstüne terlerinin son damlasına kadar döktüler, kazanmayı istediler; bolca pozisyon ürettiler, bolca açık verdiler. Dün akşam saat 21’de Dolmabahçe’den ayrılan 20 küsür bin kişinin yüzünde hüzünlü bir gülümseme vardı eminim.
Eski İnönü’deki son derbi çok hareketliydi, ama esas hareket, top dururken yaşandı: Sezon başından beri duran toplarda defansif zafiyet gösteren her iki takım bu maçı da boş geçmediler. Fenerbahçe uzun mesafeli frikiklerde geriye kaçmanın bedelini ödüyor, Beşiktaş’sa alan savunması icadının... Duran topta alan savunmasının dünyada en fazla benimsendiği ülke herhalde Türkiye olsa gerek! Ligdeki birçok hoca da, milli koç Avcı da yeryüzünde az örneği olan alan savunmasını uygulamaya bayılıyorlar ve hepsi de ağır bedeller ödüyorlar! Çünkü alan savunmasında sadece bir adamdan değil, bir alandan sorumlusunuz; çevre kontrolünü gerçekleştirebilmek ve etrafınızla uyum sağlayabilmek için grubun bir arada daha fazla oynamış olması gerek. Üstelik siz alanınızı beklerken geriden koşarak gelen hücumcunun momentumu fazla olduğu için hep daha kuvvetli ve daha yüksekte oluyor. Dün Beşiktaş birinciyi böyle yedi, gol iptal oldu. İkinciyi de öyle yedi ve aynen Kasımpaşalı Özer’den yedikleri goldeki gibi rakipler bomboş pozisyonda defalarca topa vururken Beşiktaşlılar kimsesiz alanlarını savunuyorlardı!

Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Sitemizdeki yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz kullanılamaz.
Yazılım: CM Bilişim - Tasarım: INVIVA