Mehmet Alikişioğlu / Yazar

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Mehmet Alikişioğlu / Yazar

Darbe günlüğü

19 Temmuz 2016 Salı 12:15

O gece bir barda Kadıköy’de gitar çalıyorum. Alkolle yakından bir ilgim de yok, kahve içerek şarkı söylüyorum. Şaka değil yemin ederim.
Karşımda televisyon; ses kapalı. Ekranda bir yazı;
“Askerler yönetime el koydu”.
Ben o sırada şarkı söylüyorum: İmagine( Hayal Et)
Şarkının sözlerinde, “ülkelerin sınırlarının kalktığını, statü farklarının olmadığını, cennet, cehennemin gerçek olmadığını düşünelim”, falan diyor.
O arada, ben müziği kesmiyorum. Çünkü, olayın tam farkında değilim.
 Az sonra; müziğe ara veriyoruz ve televizyonun sesini açıyorum.
Darbecilere meydan okuyor başbakan; onları uyarıyor, saçmalamayın  gibi bir şeyler söylüyor o alçaklara.
Bakıyorum ekrana, “ulan ne sapık bir darbe bu”.
Boğaz Köprüsü’nde tank.
Ama yavaş yavaş kaygılanıyorum. 12 Eylül’ü görmüşüm.
Beni; darbe, düzmece veya değil, orası çok ilgilendirmiyor.
Kısa süreli, göstermelik veya gerçek, ne olursa olsun.
Sonuçta biz öleceğiz. Ahmet, Mehmet, Hasan, Ayşe, Gülistan, Fatma; ölecek olacaklar belli. Hep aynı film; önce siyasileri içeri atacaklar; sonra serbest kalacaklar ve sonra halka sempatik görünmek isteyen darbeci manyaklar, başlayacak ölümlre.
Ve onlara en çok gereken, kışkırmış halk vardı o gece.
Bizler sakin olmalıyız diye kafamdan geçiriyorum.
Derken; Bar’ı kapatıyoruz. Gideceğiz evlere.
Ben, elimde gitar ve anfi; eve gitmek için sokağa iniyorum ve gerçek karşıma çıkıyor. Araç yok; sokaklar insan dolmuş. Ve yine ayrımlar başlamış.
Bir gurup, sağa bir grup sola meyillenmiş. Öfke kusuyor.
Tayyip Erdoğan’a sevgi sunan var;
“en büyük asker bizim asker” diye bağıran var.
Korkuyorum deli gibi olmuş öfkeler zirvede ve gece saat 23:30.
O gece darbe gecesi.
Bir dolmuş buluyoruz  ve çıkıyoruz yola: eve gideceğiz.
Dolmuşun içi, kin, nefret ve düşmanlık kokuyor. Bağıyor insanlar,
“etme bulma dünyası”, “belliydi böyle olacağı” “bu çoktan olmalıydı”.
Susuyorum ama dayanamıyorum.
“Arkadaşlar, sakin olun AKP’yi sevmeye bilirsiniz ama bunun sonucu darbe olmuş diye sevinmeyin. Seçimler var; en azından. Böyle bakmayın ne olur sakin olalım”.
“Şimdi aramızdan biri çıkar, yaşasın AKP der; bir kargaşa çıkar. Yazık olur!” diyorum
Bu sözleri ediyorum ama kimse oralı değil.
“Sen 12 Eylül’de takılmışsın abi. Bu sefer öyle olmaz” diyor, birileri bana. Bakın diyorum, yapmayın, darbe desteklenecek bir şey değil.
Sonunda sıradan vatandaşlar ölür. Hep böyle olur.
Sonunda, dolmuştakilerin çoğu, benim Tayyip Erdoğan’a hayran olduğum yorumu yapıyor ve  susturuluyorum. Bir laf daha etsem, gebertecekler.
Yollar kapalı, gidemiyoruz.
Araçtan ineceğim ama çevre yolundan nereye gideyim?
Tam korku filmi gibi, biri bana çaksa yumruğu, leşim çıkacak dolmuştan.
Susuyorum ve anlıyorum, insanlarda biriken kini ve şiddet arzusunu.
Kimse beni dinlemiyordu o gece.
Kan istiyordu çoğunluk; o ölsün, bu ölsün. İsim isim söylüyorlardı.
Sonunda sakince dolmuştan iniyorum.
Arkamdan, bir ses:
“Korkma abi biz Atatürk’çüyüz; sizin bize yaptığınızı; biz yapmayacağız”.
Diyemiyorum ki; siz  veya biz kim? Ben ne zaman “siz” oldum.
Ölmeden eve geliyorum. Şükür!
Darbe sanal veya değil. Ama bu öfke çok korkunç. Eninde sonunda patlar, ama yine sonuç değişmez.
Keko, Memo, Ahmet Ayşe, Gül, Sezen veya Merve, ölmeye değecek bir sebep olmadan, biri bu nefreti yok etmek zorundayız. “Biz”  de desen “siz” de. Durmalı bu saçmalık. Ya gerçekleşseydi, kim neye sevinecekti acaba. Özgürlükten kopmadan yaşamak; zor da olsa, ağlasak ve üzülsek bile  gidilecek tek yol. Kahrolsun masum vatandaşa ölüm sunan tüm namussuzlar.
 

Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Sitemizdeki yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz kullanılamaz.
Yazılım: CM Bilişim - Tasarım: INVIVA