Trafikte yaşanan olumsuzluklar bir yana, İstanbul’un beyaza bürünmesi beni bir hayli mutlu ediyor.
İstanbul’da yaşayanlar, karın verdiği zevki ikinci kez yaşama olanağı buldu. Okulların da tatil olmasıyla küçük büyük herkes gönlünce karlı parklarda oynadı…
Ayrıca, İstanbul Büyükşehir Belediye’sinin aldığı tedbirler, sergilenen anında müdahaleler nedeniyle trafikte yaşanan olumsuzluklar da kent yaşamını felç etme noktasına getirmedi, çünkü İstanbullu toplu taşımayı tercih etmişti.
Uzun lafın kısası, ‘beyaz örtü’ kara hasret İstanbul’a yakıştı, İstanbulluları sevindirdi.
Çünkü kar da hem hüzün, hem de neşe var.
Gençliğimden aklımda kalan bir şarkı var.
“Her yerde kar var”.
Ne zaman kar yağsa gençlik yıllarımı ve o şarkıyı hatırlar ve söylemeye çalışırım.
“Her yerde kar var/Kalbim senin bu gece”
Bu şarkıyı Adamo söylerdi.
Her kar yağışında bu şarkıyı hatırlarım ve gençlik günlerim gelir aklıma.
İçe işleyen bir ses ve hüzünlü bir şarkı.
Evet, değerli okurlarım, şu anda İstanbul’da çok güzel bir gün, uçuşan kar tanecikleri ile tarihi kent çok daha güzelleşti.
Yağan kar belki hayatımızı çok olumsuz yönden etkiliyor olabilir amma, kar yağışını seyretmek sanırım çoğumuz için ayrı bir zevktir.
Ne zaman kar yağsa, özellikle karanlık gecelerde bir lambanın ışığında, karın yağışını camın gerisinden seyrederken, yolda kol kola yürürken sevgiyle gülümseyen neşeli genç yüzlerigörmek, beni son derece mutlu etmeye yetiyor.
Her yerde kar var, kalbim sizlerle bu gün.
POLİTİKA FİZİKTEN ZOR
Albert Einstein'a sormuşlar: - İnsanoğlu atomu parçalayıp nükleer enerji elde etmesini biliyor da, tüm insanlığı yok edecek nükleer bomba tehlikesini neden önleyemiyor? Einstein'ın yanıtı şu olmuş: -" Politika fizikten den daha zor öğrenilir de ondan''
Politikayı sadece oy çoğunluğu elde etmek "sanatı" olduğunu sananlar ne birlikten anlarlar, ne de dirlikten. Temel değerlerinden, ana aksından koparıldığı zaman ülkenin nereye, hangi felaketlere sürüklendiği onları pek ilgilendirmez. Kendi keyifleri yerinde mi, değil mi? Önemli olan budur.
Uçak okyanus üzerindeyken, bir patlama sesi duyulmuş... Yolcular bağrışmış... Derken hoparlörden pilotun sesi duyulmuş: -" Sayın Yolcular!.. Telaş edecek bir şey yok. Ben kaptan pilot John, telsizci Smith ve hostesiniz Mary ile birlikte okyanustaki bir şişme bottayız. Sizi dikkatle izliyoruz. Siz de dikkatli olun"
O saatte yolcular dikkatli olsa ne anlamı olacak! Ehil olmayanları, güvenilir olmayanları kaptan köşküne oturtmadan dikkat gerekli.