Burcu Özenç / Yazar

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Burcu Özenç / Yazar

Kelime Terbiyecisi

03 Mayıs 2017 Çarşamba 00:04

Başlangıcı ”yalnız bir opera” da bir MUNGAN hikâyesiydi. “Yaz geçer” dedi,  yazdım ve geçmedi.

Unutulmuş bir zamandan yazdım üstelik. Günlerin üst üste düştüğü, askıda kalan bir zamandan. Oda tam bu zamandan bahsediyordu. Umut ve korkunun hiçbir anlam taşımadığı şu ilkbaharda, her şey bir birinin yerini alır diyordu. Çünkü her şey bir o kadar anlamsız, boşlukta ve yalnız.

Opera; ıssız ve yalnız.

Operadan sonra bir umut sahile indim; “yaz sinemaları” na. Cümleler sahilde rüzgârın sersemliğinde savrulmuştu. Sinemalarda ise kendi yazdığımız ama asla yaşayamadığımız serüvenler vardı. Yetişkinliğimize yetişirken yaşayamadıklarımız sahne almış, karşımızdaydı. Kendimizin bütün harfleri dağılmış, birbirlerinden uzaklaşmaktan çok memnunlardı sanki. Oynanan sahnelerimiydi, gizlenen içeriklerimi bu denli iyi, hiçbir zaman bilinemedi. Tıpkı saklandığımız fotoğraflar gibi, sanki herkes çok mutlu, hiç ölmüyor gibi umutluydu. Oysaki zaman ölüyordu. Tüm zamanımız boşa ölüyordu.

Konuşulmayanların azizliğinde, yalnızlığın esaretinde, yazdıklarımın dünyaya kalacağına kanaat getirerek bütün saçtıklarımı çağırıyor ama yine de toparlayamıyordum. Ne operada, ne beyaz perdede aradığım o tamlık yoktu. Her melodi biraz daha dağıtmış, her film biraz daha uzaklaştırmıştı.

Yakınlığı aradım, günlerce denedim; köşe başlarında, girişteki aynada, demli bir çayda. Bazen bir adada, bazen göz kapaklarında ve de parmak uçlarında. Özellikle mürekkep kokan parmak uçlarında. Saçtıklarımı çağırdım, içimi yokladım, yine de yapamadım. Varlığım olan onca kelimeyi toparlayamadım.

Her cins okunası yazının canına okuyarak, esir ettim harfleri ruhuma, bir kelime özgürleştiremedim. Toplasa dünya cümleler çıkardı içlerinden, ama o tanımlara zorlanmış itiraflardan kaçışta, bir ejderha gibi uyuyordu ay ışığında. Hangi kelime terbiyecisi harflerden kaçardı, kaçmak için uyuyakalırdı?

Her harf başka bir harfe bağlanırdı, bizde o harfler bir türlü kelime olamadı. Eskittiğimiz yazılarda da yazılamayanlarda da aynı heyecan vardı ama o harfler kavuşamadı. Çünkü geriye, geri alınmaz şeyler kalmıştı.

 

Kalbimde kalabalık yeminler, bu ilkbahar günlerinde. Kış denizinden bahar kokusuna, oradan yaz ayazına uzanan derin bir hikâye.

Eski günleri olmayan, yenileri yaşanılmayan, varlığı belleklerde dağıtılmış... Başka bir mürekkebin kıyılarına demir atma umuduyla belleklerden dağıtılmış...

Harfler tam kelime olacakken tam da o anda yarıda bırakılmış…

Zaman geçer ama yazdım geçmedi.. yazdıkça geçmedi.. ne ben toparlayabildim kelimeleri, ne terbiyecisi toparlanabildi.

Tiyatroda aldım soluğu sonra. Bir “Macbeth” sahnesinden geçtim. İlk sahnede bildikleri şeyleri ölümlü birinin bilemeyeceğinden emindim. Son sözü ise Malcolm söyledi; “Hepinizi Kont ilan ediyorum. Teşekkürler”.

Sevgiyle kalın..

Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Sitemizdeki yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz kullanılamaz.
Yazılım: CM Bilişim - Tasarım: INVIVA