Biliyorum, bu akşam Savcı Zekeriya Öz çok üzgündür.
Onun emriyle özel bir operasyon başlatıp Fenerbahçe'yi çökertme işinde baş rol oyunculuğuna soyunan malum özel polis ekibi çok üzgündür.
Zekeriya Öz'ün yerine o davayı devralan Savcı Mehmet üzgündür...
Polisin yazdığı fezlekeyi, iddianame haline getiren savcının iddianamesini gerekçeli karar haline getiren yargıç Mehmet üzgündür...
Bunlara destek olmak için Fenerbahçe hakkında sayısız yalan haber üreten yandaş medya çalışanları üzgündür.
Haber Türk'ten CNN Türk'e kadar, Samanyolu'ndan Kanal Türk'e kadar adı televizyon, kendileri Fenerbahçe'ye karşı yürütülen şikenin gönüllü elemanı televizyonların o çalışanları üzgündür...
Çünkü yıkmak istedikleri Fenerbahçe, bunca tekmelere karşın futbolda yine şampiyon oldu.
Bu kupa aslında Pensilvanya'ya da gitmeli ki bir anlamı olsun...
Orada sanıyorum ki, FB-GS maçından sonra polisin saldırması sonucu çıkan olaylardan sonra Fenerbahçeli taraftarları neredeyse katil ilan eden Fethullan Gülen üzgündür.
Aziz Yıldırım'ı baştan suçlu ilan eden, takımlarla kişiler ayrılsın diyerek onu mahkum ettirmenin işaretini veren Başbakan Erdoğan da üzgündür.
Kendilerine yönelik 17 Aralık yolsuzluk operasyonunu, paralel yargı işi gösterip devredışı bırakan ama aynı yargının Fenerbahçe'ye yönelik operasyonu karşısında sessiz kalan ve hatta destekleyen başbakan elbette üzgündür...
Ama her şeye karşın direnen Fenerbahçe taraftarı, bir...
Fenerbahçe yönetimi, iki...
Dik duran Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, üç...
İyi futbol oynatarak takımı yükselten teknik direktör Ersun Yenal. dört...
Ve 23 Nisan'da Fenerbahçe Stadı'na imza atan Kemal Atatürk, beş...
Bunlar şampiyon oldular...
İnadına...
Pensilvanya'nın da...
Ankara'nın da...
İnadına...
Stada Atatürk imzasını atarak şampiyon oldular.
Kaybedenler ne Galatasaraydır ne Beşiktaş ne de Trabzon...
Kaybedenler; Fenerbahçe'ye karşı şike yapan yandaş takımıdır...
Kazananın imzası da o stadın ortasında hala durmaktadır: Kemal Atatürk...