Buradan öncelikle CHP’nin tepe yöneticilerine sesleniyorum:
Şişli’de halkın önüne belediye başkanı adayı olarak çıkardığınız…
Halkın oy vererek başkan seçtiği Sayın Hayrı İnönü’ye sahip çıkmak zorundasınız.
Sonda diyeceğimi başta yazayım: CHP Genel Merkez Yönetimi, istememiş olsa bile; Hayri İnönü gibi bir ismi, Şişli’de Sarıgül ailesi karşısında yalnız bıraktığı görüntüsü yaratmıştır.
***
Başkan Hayri İnönü’yü tanımam. Hiçbir yerde karşılaşmadık ve hiç konuşmadık.
Bir belediye başkanı, eğer böyle birkaç ay içinde tartışmanın odağına çekilmiş ise; bunda onun icraatları değil başka nedenler olmalıdır.
Evet; eğer bir belediye başkanı parti ilkelerini çiğniyorsa… İyi çalışmıyorsa… İş yapıyorum diyerek yasaları ihlal ediyorsa… İhalelerde yanlış işler yapıyorsa elbette eleştirilmelidir. Hatta partiden bile atılmalıdır.
Ama daha seçimin üstünden beş altı ay geçmeden böyle kanlı-bıçaklı bir ortam oluşmuş ise, ortada icraattan değil başka bir durumdan kaynaklanan acil sorun var demektir.
Bu sorunda, Şişli’de belediye meclis üyesi olan Emir Sarıgül’ün, belediye başkanının üstüne çıkma arzusu etkili olmuştur dersek acaba haksızlık mı yapmış oluruz?
Peki kimdir Emir Sarıgül?
Ünlü politikacılarımızdan Mustafa Sarıgül’ü oğlu… Ama bu kavgada rol almasının sebebi; Şişli Belediyesi’ndeki 29 meclis üyesinden birisi olması. Ve Belediye Başkanı’nın onu kendisine yardımcı olarak seçmesi…
Belediye başkanının seçtiği bir yardımcının, onu seçen başkan ile bu kadar kısa sürede bu kadar açık bir kavgaya girmesi doğru olabilir mi?
Soruyorum buradan:
Başkan Hayri İnönü ne yaptı?
İhalelerde yolsuzluğunu mu saptadınız? Bir şirketten veya müteahhitten rüşvet mi aldı? Partiye büyük zarar verecek başka bir usulsüzlüğü mü var da biz bilmiyoruz?
İnönü ailesinden gelme bir kişinin böyle işler yapacağını aklımın köşesinden bile geçirmem; kimse de geçirmez…
Öyleyse bu kavganın sebebi nedir?
Emir Sarıgül, gerçek başkana, “Sen kenarda dur; görüntü ver yeter; belediyeyi ben yöneteceğim!” mi demiştir de bu kavga çıkmıştır?
***
Kaç gündür basından izlediğim bu saçma sapan kavga, CHP’ye oldukça zarar verdi. Böyle şeylerin tekrarlanmaması için de Genel Başkan Sayın Kılıçdaroğlu’nun özellikle İstanbul’daki CHP’li belediyeleri gözlem altına alması gerekmektedir. Bu da yetmez, bu belediyeler üstüne güvendiği birkaç kişiyi parti denetçisi olarak görevlendirmeli ama onların kimliğini sadece kendisi bilmelidir.
Yoksa, başka belediyelerde daha başka nedenlerden kavgalar çıkacaktır… Bunun işaretleri de baş vermeye başlamıştır.
AKP’li belediyeler ne yaparlarsa yapsın üstü örtülür ama CHP’lilerde beliren en küçük bir hata böyle allanıp pullanarak ve büyütülerek basına servis edilir.
O yüzden, CHP yönetimi, partinin ağırlığını belediyelerde hissettirmek zorundadır.